Geçen yazıda sadece kıyafetleri ile gündem olduğuna değindiğim kadın şarkıcılardan biri adeta beni yalanlarcasına bir ifadesi ile gündeme geldi. Hatta gündemin tam ortasına oturdu. Önce olayı soğukkanlılıkla anlamaya çalışalım. Kasıtlı olarak kesilip biçildiği belli olan video sakince izlenildiğinde, şarkıcının arkadaki orkestradan birini hatta garip hareketler yapan bateristi kastettiği anlaşılıyor. Tabi bu durum yaptığı hakareti mazur göstermiyor. Yine hepimizin günlük hayatlarımızda boş bulunup farklı toplum kesimleri için şaka yollu hakaretamiz konuşmalar yaptığımız savunması da bu durumda yersiz. Çünkü bir kere şarkıcının kendisi, sahneye herhangi birimizin günlük hayatta giyemeyeceği kıyafetler ile çıkarak oranın farklı olduğunun mesajını veriyorsa oranın şartlarına uymak zorunda. Ha keza söz konusu kişi sıradan bir vatandaşın belki 5 belki 10 yılda kazanacağı parayı 1-2 saat içinde kazandığı bir sahnede sıradan bir vatandaşın rahatlığında olmamalı. Bu sözü örneğin aile ortamında veya arkadaşları arasında söylemiş olsa, yine bu tepkiyi görmezdi muhtemelen. Bütün bunlar düşünüldüğünde şarkıcının kınanması, konserlerinin boykot edilerek sosyal hayattan en azından bir süreliğine dışlanması normal karşılanabilecek tepkiler.
Fakat olay burada bitmedi. Şarkıcı önce gözaltına alındı ardından da tutuklandı. Muhtemelen daha usturuplu bir kıyafetle sahne aldığı için gündeme gelmeyen bu konser 4 ay önce yapılmıştı. Bu 4 ay boyunca toplumda şarkıcının “İmam Hatipliler” ile ilgili çirkin sözleri değil yine kıyafetleri konuşulmuştu. Yani ortada gözle görülür bir kin ve nefret ortamı yoktu. Evet haddini aşan ifadeleri cezasız kalmamalıydı fakat bu ceza ne olmalıydı? Şunu unutmamak gerek ki biz dün ortaya çıkmış bir toplum değiliz, bu kadın da toplumumuzda saçmalayan ilk kişi değil. Daha önce televizyon ekranlarında hatta canlı yayınlarda benzer hatalar yapılmış ve toplum hatanın sahibine günün şartlarına göre cezasını kesmeyi bilmiştir. Örneğin Güner Ümit isimli sunucu yıllar önce bir toplum kesimine hakaret ettiği programdan sonra silindi gitti. Yakın zamanda ismini anmak istemediğim bir televizyon programcısı bir ırka dönük çirkin ifadeleri sebebiyle özellikle Kocaeli’nden yükselen tepkiler sonucu uzun bir süre ekranlardan uzak kalmıştı. Yani amaç haddi aşan bu saygısız ifadeleri cezalandırmaksa kendisi sosyal medyada kınanır, bir süre konserleri iptal edilerek sahneden uzak kalması sağlanır yeterli ceza verilmiş olurdu. Yatarı bile olmayan bir suçtan yargılanan bir kişinin fazla güç uygulanarak tutuklanmasının onu en azından ülkedeki bazı kesimlerin gözünde gereksiz bir şekilde kahramanlaştırabileceği unutulmamalıdır. Sonuçta ortada delil karartabileceği bir durum da yok, kaçma ihtimali de. Çünkü bırakın kaçmayı; siz bu hanımefendiyi sınır dışı etseniz bile kendisi bir yolunu bulup Türkiye’ye dönmeye çalışacaktır. Bu sözüme dünyanın birçok ülkesinde saçmalayanların hapse gönderilmediği itirazı gelebilir. Doğrudur, fakat dünyanın başka hiçbir yerinde ülkenin Cumhurbaşkanının da mezun olduğu bir okul türüne yönelik hakaret ifadeleri kullanan, sadece saçmalamaları ve kıyafetleri ile gündeme gelen bir şarkıcının konserleri ülkenin kendini aydın zanneden kitlelerince doldurulmaz. Bu nedenle kendisinin ülkeyi terk etmesi çok olası bir ihtimal değil.
Sözün özü, kamera çılgınlığının her yanımızı sarması ile hepimiz sürekli sahnede sayılırız ama bu durum halktan farklı yaşayan, giyinen, kazanan sanatçıların özellikle sahne gibi görünür bir ortamda dilediğince at koşturmasına yol açmamalıdır. Gerçek sanatçı sorumlu davranmalı ettiği sözün yaptığı şakanın nereye gideceğini hesap edebilmelidir. Fakat sosyal medya dışında günlük hayatta gözle görülür bir karşılığı olmayan bu gibi suçların cezasını yargı değil toplum kesmelidir. Daha doğrusu topluma bu suçlara ceza kesebilmesi için şans verilmelidir ki, toplum kendi içinde tartışa tartışa olgunlaşabilsin, keskin uçları törpüleyebilsin. Yoksa sosyal medya çılgınlığı esir almaya yargıdan başlar, günlük hayattan çıkar. İşte o zaman konuşmak da, bu fikirleri yazmak da mümkün olmaz. Toplum kazanı kaynatılınca orada kimseye aş pişmez, başta kazanı yakanlar olmak üzere herkesin nasibine kin ve nefret ateşi düşer.