Merhabalar sevgili okurlar;
Beni tanıyanlar, hiçbir siyasi parti ile uzaktan yakından ilgim olmadığını, desteklemediğimi bilirler. Önemli olan, ister yerel yönetim isterse ülke yönetiminde kim olursa olsun “adaletli, eşit davranan ve hizmet eden” olmasıdır. Vatandaşına, halkına hizmet götüren, aldığı vergileri “bir lütuf değil” aksine yapması gereken bir görev olarak gören kim varsa başımızın tacıdır. Halkı yaşatalım ki devlet yaşasın. Bu bağlamda, bu köşede yazılan tüm yazılarda eleştiri “herkes” için geçerli olacaktır. Ve yapılan bir hizmet varsa, takdir yine herkes için geçerli olacaktır.
Malumunuz ülkede son iki yıldır özellikle “covid-19/Pandemi” süreciyle başlayan bir ekonomik sıkıntı etkisini göstermiştir. Dünya genelinde yaşanan hammadde sıkıntısı, üretim azlığı ve kaynakların tükenme olasılığı ile karşı karşıya kalmanın yarattığı kaos, ekonomik olarak birçok ülkeyi sarsmıştır. Ülke yöneticileri gereken önemleri almışlar ve vatandaşlarını mağdur etmemek adına ellerinden geleni yapmışlardır. Kimisi yeterli kimisi yetersiz kalmıştır.
İkinci bir sıkıntı olarak yaşanılan “savaş” durumu patlak vermiştir. Rusya- Ukrayna savaşının etkileri gerek Avrupa gerekse Asya’da yankı bulmuştur. Bununla ilgili düşüncelerimizi bir önceki yazımızda paylaşmıştık. Dileyenler “Rusya-Ukrayna savaşı mı yoksa oyunu mu?” yazımızı okuyabilirler.
Gelelim bu bahsi geçen durumların bizim ülkemiz üzerindeki etkilerine, ekonomiye yansıyan yönüne ve vatandaşın durum karşısındaki tutumuna. Mevcut hükümet yaklaşık yirmi yıldır ülkeyi yönetmekte, yapılması gereken hizmetleri yapmakta ve yapacaklarının da sözünü vermeye devam etmektedir. Yapılanları bir “lütuf” gibi sunmak doğru değildir. Zira bir hükümetin görevi öncelikle ülkesinin ve halkının refahını sağlamaktır. Vergiler ile halkına hizmeti götüren birer “memurdurlar”. Görevleri geçicidir. Demokratik bir yolla seçilen yine demokratik bir yolla yani seçimle görevini ya devam ettirir ya da başka birine devreder.
Fakat son günlerde şöyle bir algı oluşturulmaktadır. Gerek Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip ERDOĞAN gerekse Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin NEBATİ, yaptıkları açıklamalarla “her şeyin normal ve iyi seyrettiği” yönünde bilgi vermektedirler. Ekonomik olarak bir sıkıntı yaşanmadığını, ihracat ve ithalatın normal şekilde seyrettiği, yatırımcıların gönül rahatlığı ile yatırım yaparak ekonomiye destek verdikleri söylenmektedir. Medyada çıkan bu yönde haberler ile durum desteklenmektedir. Peki vatandaş bu durumdan memnun mudur? Pazarda ve marketlerde raflara yansıyanlar aynı değildir. Vatandaş bu açıklamalardan pekte mutlu görünmüyor.
Motorine, gıdaya, doğalgaz ve elektriğe gelen zamlarla birlikte halkın alım gücü düşmüş, maliyetler artmıştır. Orta ölçekli esnaf durumdan ciddi manada şikayetçidir. Devletin yapmış olduğu yardımlar, emekliye ve işçiye yapılan maaş zamları vs. gibi durumlar da görünüşe göre pek faydalı olmamaktadır. Ve bu durum her geçen gün daha da etkili olmaya başlamıştır.
Memleketin içinde bulunduğu vaziyet bu şekilde seyretmektedir. Bu durum daha ne kadar devam eder bilinmez. Umarız ki devlet büyüklerimiz bu duruma kesin bir sonuç bulur ve vatandaşı rahatlatacak adımlar atarlar. Evet, ülkeye yapılan bir hizmet elbette vardır. Sanayide, ulaşımda, sağlıkta vs. alanlarda hizmet edilmektedir. Yeterlidir, değildir bu ayrı bir tartışmanın konusudur.
Sağlıklı günler diliyorum. Esenlikler…