Öncelikle iki hafta önce yaşadığımız deprem felaketinden ötürü tüm Türkiye’ye geçmiş olsun, ölenlere Allah rahmet eylesin, yaralılara acil şifalar versin. Bugün 20.02.2023. Hepimizi sarsan Kahramanmaraş depremlerinin üstünden tam 2 hafta geçti. Bugün anaokulundan üniversiteye tüm kademelerde eğitim başladı. Borsa geçtiğimiz çarşamba günü açılmıştı. İnsanımızın bir kısmı için bunlar hayatın normale döndüğünün göstergeleri. Hayatın normale dönmesini isteyen bir grup insanın olduğu görülebiliyor. Peki hayat normale dönmeli mi? Bütün bu yaşananlarla ilgili hiçbir günahı olmayan masum çocuklarımız için elbette. Onların psikolojilerinin daha fazla etkilenmemesi açısından okulların açılması kararını doğru buluyorum. Üniversitelerle ilgili karar daha çokça tartışılacak, onu daha sonra ele alırız.
Çocuklar dışında bence doğru soru hayat normale dönebilir mi? Mesela depremde kaybettiği çocuğunun enkazda bulduğu kıyafetleri ile ağlayan baba için hayat normale dönebilir mi? Ya da bu babayla empati kurabilen herhangi bir baba için. Yaşanan büyük depremle birlikte ’99 depreminden kalan travmaları yeniden ortaya çıkan insanlarımız için hayat normale ne zaman döner mesela? Akrabaları tanıdıkları enkaz altında kaldığı halde soğuktan donmamak için şehir değiştirmek zorunda kalanlar için. Şehirlerinde depremzedeleri karşılayıp her birinden onlarca acılı hikaye dinleyenler gönül rahatlığı ile çalışmaya başlayabilecekler mi? Deprem bölgesine koşan bazılarımızın duymaya bile dayanamayacağı acılara şahit olanlar tam verimle iş başı yapabilecekler mi? Onların gerçekleri ne zaman değişecek? 4 saat sonra mı? Yaşanılanların not edilmesi acılarını dindirebilir mi?
Bütün bunların dışında ateş en çok düştüğü yeri yakar düşüncesinden hareket edip TÜİK’in her sene yayınladığı kütük istatistiklerine baktım. Depremin vurduğu illerden Hatay 1 milyon 844 bin kişi ile 10. Sırada, Gaziantep 1 milyon 764 bin kişi le 13., Kahramanmaraş 1 milyon 637 bin kişi ile 15., Malatya 1 milyon 402 bin kişi ile 21., Adıyaman ise 1 milyon 1789 bin kişi ile 29. sırada. Yani depremi yaşayan milyonların yanında bu kadar çok kişinin de belki çocukluğunun geçtiği belki gidip göremese bile orada olması huzur veren memleketi tanınmaz halde. Hepsinin olmasa da birçoğunun tanıdıkları, akrabaları ya enkaz altında kaldı ya da korkudan evlerine girememekte.
Hülasa depremin etkisi yıktığı şehirlerden daha büyük oldu. Tüm ülke bu depremden bir şekilde hasar aldık. Bu hasarın kalkması içinse daha çok zamana ihtiyaç var. Yapılması gerekenleri, yapılanları, yapılmayanları konuşmak mı? Belki daha sonra ve daha sağlıklı bir ruh haliyle…
Not: Depremde bütün belediyeler mümkün mertebe kaynaklarını seferber edip yardıma koştu. Fakat düşenin halinden düşen anlar şiarı ile büyük bir fedakarlıkla çalışıp, reklamdan ziyade bir can daha kurtarabilir miyiz’e odaklanan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ekipleri ayrı bir teşekkürü hak ediyor. Unutulmasın.